-
1 yük hayvanı
Lasttier nt -
2 yük hayvanı
вью́чное живо́тное -
3 yük hayvanı
n. beast of burden, pack animal, draught animal* * *1. beast of burden 2. pack animal -
4 yük hayvanı
хьылъэ хьаиуан -
5 yük hayvanı
beast of burden, pack animal -
6 yük
",-kü 1. load; burden. 2. cargo; freight; lading. 3. burdensome or difficult task, obligation, or responsibility; burden; encumbrance; incubus. 4. electric charge, charge. 5. large cupboard (where bedding is stored during the day). -ünü almak 1. (for something) to take all it can bear, contain, or hold. 2. to be drunk, be loaded, be tanked. - altına girmek to take on a burdensome or difficult task, obligation, or responsibility. -ün altından kalkmak 1. to succeed in doing a difficult task, carry out a hard job successfully. 2. to repay a kindness or favor. - arabası 1. vehicle used for moving or transporting things. 2. (horse-drawn) wagon (for transporting things). - belgesi bill of lading. - gemisi freighter. -te hafif pahada ağır (something) which is small, light, and valuable (e.g. a piece of jewelry). - hayvanı beast of burden. - olmak /a/ to be a burden to. - tarifesi schedule of freight rates. -ünü tutmak to get rich, make money. - vagonu rail. freight car, Brit. goods wagon. - vurmak /a/ to load (an animal)." -
7 kervan
1. ركب [رَكْب]2. عير [عِير] -
8 hayvan
живо́тное (с) зверь (м)* * *1) живо́тноеehli hayvanlar — дома́шние живо́тные
yırtıcı hayvanlar — хи́щные живо́тные
2) скот, скоти́наbüyük baş hayvan — кру́пный рога́тый скот
küçük baş hayvan — ме́лкий рога́тый скот
3) вью́чное живо́тноеbinek hayvanı — верхово́е живо́тное
koşum hayvanı — упряжно́е живо́тное
yük hayvanı — вью́чное живо́тное
4) бран. скоти́на, тварь••hayvan koklaşa koklaşa insan konuşa konuşa — погов. живо́тные узнаю́т друг дру́га обню́хивая, а лю́ди - разгова́ривая друг с дру́гом
См. также в других словарях:
yük hayvanı — is. Yük taşımada kullanılan at, eşek vb. hayvanlar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yük — is. 1) Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir. F. R. Atay 2) Bir şeyin ağırlığı 3) Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar Bir araba yükü odun. 4) Eşya Bütün yükü bu bavul … Çağatay Osmanlı Sözlük
RAHİLE — Yük hayvanı. * Yük getiren deve. * Topluluk, kafile. * Üzerine binilen deve … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hayvan — is., Ar. ḥayvān 1) Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık İnce ruhlu insanlar gibi Atatürk de hayvanları severdi. F. R. Atay 2) sf., mec. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse) 3) hkr. Kızılan bir kimseye… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sütur — (F.) [ رﻮﺘﺱ ] 1. binek hayvanı. 2. yük hayvanı … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ZAMİLE — (C.: Zevâmil) Yük hayvanı. * Küçük yük … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kervan — is., esk., Far. kārbān 1) Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı Aşağı doğru inen kervan yavaş yavaş söğütlüğe kadar geldi. F. R. Atay 2) mec. Toplu olarak birbiri ardınca gelen şeyler Kervana karışmalı, ne gerisinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kölük — is., ğü, hlk. İş ve yük hayvanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
lama — 1. is., hay. b., Fr. lama Geviş getirenlerden, Güney Amerika nın dağlık bölgelerinde yaşayan, yük hayvanı olarak kullanılan, karadan aka kadar türlü renklerde olabilen, tüyleri uzun, boyu yüksek ve boynu uzun hayvan (Lama) 2. is. Tibetlilerde ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mekkâre — is., tar., Ar. mekkāre 1) Osmanlı ordusunda taşıma işlerinde kullanılan at, deve, katır vb. hayvanlar 2) Bu amaçla halktan ücret karşılığında kiralanan yük hayvanı Gündüzki muharebede obüs isabetiyle yaralanmış bir mekkâre katırının canhıraş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mekkâreci — is. Yük hayvanı kiralayarak taşıma işi yapan kimse Mehmet i doğru Çanakkale ye sevk ettiler ve mekkâreci yaptılar. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük